YOLDA 4: SENİN SEYRİN

Yoldayım… O şehir beni bekliyor ve o şehrin kalbinde yaşarken, onu hayal ediyorum… Yoldayım… Hayallerde acı çeker halde ama rüyalarında mutlu… Hayaller beni uzaklara götüren birer zihin köprüleri. Rüyalar ise beni teselli eden iyi bir dost gibi. Sadece benim için kapatılmış beynimin sinemalarında, her salonda sen varsın. En sevdiğim romantik film: “Sen ve Ben” … Yoldayım… Benim için gereksiz, diğerleri için gerekli görünen bir mola verildi. Otuz dakika… Senin yaşadığın şehre kavuşabilmek için otuz dakika daha gecikeceğim… Otuz dakika… Yoldayım… Molaları hiç sevmem… Sensizlik molasına zorunlu tutulmuşken, neden seveyim ki? Molalı bir yolculuk gibi miydi yoksa benim sevdam da? Ya da öyle mi olmak zorunda idi? Benim için değil, senin […]

Read More →

Ellerimde Sevdanın Yanık Kokusu…

Dokunduğum en sıcak Ağustos akşamısın Ellerimde sevdanın yanık kokusu… Gezindiğim avare bir deniz kıyısı En güzel mehtap sensin denize dost Aradığım bulunmayan haykırdığım duyulmayan Sen asla dün olmayan bir yaşanmamış an Saçların rüzgarsa gözlerin nerede? Sesin şarkılarda nerede Yüreğin… Ellerimde sevdanın yanık kokusu… Ey adı sevda nerede? Ellerin… Aradığım bulunmayan haykırdığım duyulmayan Sen asla dün olmayan bir yaşanmamış an… FD Sana hiç kızmadım aslında. Kızdığım kendimdim her zaman… Suçlu aramaksızın… Bir suçlu var ise o da Eros’tu… Sana attığı okun dozajı benimki ile aynı bile olsa, sen bağışıklık kazanmıştın aşk hastalığına… Ben ise ne olduğunun farkında varana kadar sen çoktan gitmiştin… Şimdi yoksun… Yokluğunda bile seni incitmekten korkarak yaşıyorum… Yokluğuna […]

Read More →

ASTRONOMİ İÇİN GNU/LINUX

Özgürlük nedir? Bu sorunun esasında çok kolay bir cevabı olduğu söylense de, her düşünceye göre sanırım farklı bir tanımı var. Ama bana göre bir özgürlük tanımı var ki esasında tüm yazı boyunca anlatmak istediklerimi özetler nitelikte. Bu anlatım Montaigne’e ait; Özgürlüğe öyle düşkündüm ki, koca Hindistan’ın bir köşesini bana yasak etseler dünyanın tadı kaçar neredeyse. Hiçbir yerde saklı, eli kolu bağlı yaşamak da istemem, orada pineklemektense alır başımı havası, toprağı bana açık bir yere giderim. Hey Allahım! Çekilir şey midir memleketinin bir bucağına çivilenip kalmak? Niceleri, kanunlarımıza aykırılık ettiler diye şehirlere, meydanlara, herkesin gidip geldiği yollara uğramadan yaşayabiliyorlar. Benim hizmet ettiğim kanunlar küçük parmağımı bile köle etmeye kalksalar, nereye olsa […]

Read More →

YOLDA 2: MELANKOLİ

Yoldayım… Hayatımda en çok gönül yarası çektiğim şehri geride bırakıyorum. Esasında kalbimin zirve defterine ismini yazdıran herkesin hayalinde “şu an” başka biri var… Asla hepsinin aklında sadece ben olamadım ya da hiç olmadım. Ben mi? Ben sadece acı dindiren bir ağrı kesici oldum. Evet öyleyim… Yoldayım… Her zaman yanındaki alternatifi tercih edilmiş biri olarak terk ediyorum bu şehri. Kalbinde ise aynı melankoli hastalığının piştisi masaya yumruğunu vurmuşken, gözlerimde oluşan buğunun farkına varıyorum. Yoldayım… Yanımdaki adam bile kalkarak arkadaki boş koltukları tercih ediyor… Özür dileyerek… Ne büyük bir ironi değil mi? Yoldayım… İyi dileklerle sadece bir kaç dostun uğurladığı bir yolculukta… O’nun ise umurunda olmayarak. Oysa ne kadar da önemsemiştim onu. […]

Read More →

Netbook, Pardus, LXDE, Kürkçü Dükkanı Bonobo!

Olmuyor, olmuyor, olmuyor! Ne zaman KDE kullanmaya kalksam bir türlü Netbook’umda yeterli performansı alamıyorum. Kasılmalar, geç açılmalar donmalar ve alev alev yanan bilgisayarım… İşte bu yüzden biraz da mecburen LXDE masaüstü ortamı kullanıyorum. Çomak Projesi‘nin geliştirdiği Bonobo‘yu ilk çıktığı andan itibaren kısmen sorunsuzca kullanıyordum. Ama şeytan bir de 2011.1 Dama dama’yı yükle dedi… Kurdum velhasıl yine aynı terane…  Netbook görünümüne geçtim “bana mısın?” demedi. Aynı… Enlightenment kurdum o da pek bir yabancı geldi. Zaten pek çok menüsü çalışmadı. Bir Ağ Yöneticisi’ni bile alt panelde göremedim. Terminalden ağa bağlanıp pek çok ayarı düzeltmem gerekti. Sonra ne oldu ise bir günceleyeyim dedim. Nerden de dedim… Bu sefer de açılış menüsünde sürekli “giriş” […]

Read More →