YOLDA 6: DİKKAT MELANKOLİ İÇERİR!

Yoldayım…

Aslında başlığın “Melankoli İçermez” olmasına karar vermiştim. Ta ki kardeşimi askere uğurladığım anda yaşanılan duygu seline şahit olana dek… Annem, babam, babaannem, halalarım, kuzenlerim ve ben. Hiç birinin vedalaşması o kadar etkilemedi beni, ben de dahil…

Anne ana gibi…

Baba baba gibi, hala hala gibi uğurlamıştı.

Ama birisi vardı ki o bambaşka idi.

Ana gibi içten, baba gibi yürektendi belki de.

Ama en önemlisi ruhundan bağımlıydı ona.

Kimdi mi o?

Yavuklusu…

Belki de içinde bulunduğum ruh halinden dolayı öyle görmüştüm. Annemin gözyaşı ile onun gözyaşları belki de benim samimiyetimden dolayı eşdeğer görünmeye başlamıştı. Her ne ise…

Sonuçta ortada bir gözyaşı vardı.

Evrende en değerli bulduğum su damlacığı.

Benim için hiç kimse böylesine bir damlayı akıtmış mıydı?

Sanmıyorum…

Ve umut kapısında geçirdiğim her dakikada kendime kızıyorum.

Yoldayım…

Bu firma hep böyle, beni senin yaşadığın şehre hep otuz dakika geç götürmek için molalar veriyor. Hiç gereği yokken…

Yoldayım…

Yaşadığın şehrin artık seni unuttuğum şehir olmasını istiyorum. Neden bilmiyorum. Ama istiyorum. Çünkü kalbim çok kırıldı. Her yerinde tamiri zor çatlaklarım var. Hangi birini onarmaya kalktın ki? Ben başlı başına yaralarını sarıyorken, geleceğe adaletle bakabilir misin? Geçmişe bakamıyorken…

Yoldayım…

Eskimiş sözlerle sesleniyorum sana. Yenilerini de eskimiş saymışken, diğerlerini de eskitmeye ne gerek var ki artık? Önyargılarınla yıkılmış bir benliğim varken, neden seni düşüneyim ki? Neden? Aklımı bu kadar meşgul etme hakkını nerden almıştın? Söylediğim şarkıları bile üzerine tereddütsüz alıyorken… Neden bu saf ben, bu kadar özgüveni sana vermek zorunda idi?

Sen ve bendeki sonsuz değerin…

Yoldayım…

Yanılıyorsun…

Artık yazacağım hiçbir yazıda olamayacaksın. Her harfimde samimi olarak yazıyorum bunu. Hiçbir saniyemde olamayacaksın, o şehirde zamanı durdurmam gerekse bile. Hiçbir şarkımda olamayacaksın, hiçbir yeni notamda… Belki geçmişe bakıp sadece gülümseyecek bir anım olarak kalacaksın hafızamda, kağıdımda, bilgisayarımdaki her bir byte’ımda…

Yoldayım…

Başardım sayılır…

Sensizliğin yokluğunda uyandığım ilk gündü bugün. Bu rahatlığı özleyeceğimi zannetmezdim. Kahvaltıda gülümseyebildiğim ilk gündü. İlk gündü sebepsiz mide bulantımın olmadığı. İlk gündü sana kızmayı aklımdan geçirdiğim. İlk günüydü FD dinlemeden geçirdiğimin…

Evet…

Yoldayım…

Bunun için hayata teşekkür etmem lazım. Etrafımda gerçek aşkları bana sunduğu için. Örnek gösterdiği için. Fısıldamıştı bana, “Geçmişine bak! Ne kaldı sende ondan kalan?”. Bir, iki ve kalp kırıkları…

Yoldayım…

O şehir bana çarpık kentlerinin ardından “hoşgeldin” diyor ekleyerek:

“Gerçekten aradığın bende değil…”

“Bir başka “o şehirde” belki de “O” seni bekliyor…”

Yoldayım…

“O’nu değil kendimi unutmayı başarmalıyım.” diyor içimdeki ses…

 

Anlayamıyorum kendimi.

Camın buğusuna sadece iki harf çiziyorum:

Y ve K…