Yoldasın…

Yoldasın!…

Gönlünde bana olan hasrete sevindiğim, en hüzünlü gurbet şarkılarını dinleyerek yoldasın… İçin içine sığmayarak gittiğin yerin heyecanını sürekli özlemin gölgeleyerek…

Yoldasın!…

Sensizliğe karşı bağışıklı, ama hasretine karşı biçare kaldığımı görmeyerek ve sabah olduğunda seninle buluşmak için can atma telaşlarımı o yolculukta bavuluna tıka basa doldurduğunun farkında olmadan yoldasın…

Yoldasın!…

Her gün yolunu gözlediğim, “sayılı gün çabuk geçer” sözünün ne kadar yalan olduğunu anladığım, her bir saniyesini bir güne bedel saydığım, bitmek bilmeyen yoldasın… Her gittiğin yerde yanında en mızmız halimi bile aradığın… Sensiz bir yudum bile içemediğim lattede, köpüğüne isminin baş harfini yazıp, saatlerce ona baktığım… Tipsizliğime tipsiz, düzensizliğime düzensizlik kattığım, anlamsız geçen günlerin tek başına sebebi olan amansız bir yoldasın…

Yoldasın!…

Senin şehrin bile gitiğinden beri kızgın… Neşesiz… Sensiz bisiklete dahi binsem yoruluyorum… Sensiz gittiğim mekanlarımızın hepsinde daha fazla kusur buluyorum… Sevdiğin şarkıları duysam nedense eski günleri hatırlıyorum sensizliğinle beraber… Bu yüzden sevmiyorum, sevemiyorum orada mutlu olsan bile yolda olmanı…

Yoldasın!…

Ellerimi uzatıyorum gecenin uyku kokmayan yarısında rüyana… Hissetmeye çalışıyorum ellerinin sıcaklığını, yumuşaklığını… Gözlerimi sıkıca kapatıyorum ama nafile… Tek hissettiğim yüreğimdeki sensizliğin ve cız eden acısı aşkının… Bu yüzden dayanamıyorum yolda olmana… Yollarda hissettiğim hüzünler kapımı çalarcasına yolda olduğunu fısıldıyor kulağıma… Yolda, yolda… Yolda… Ama bu sefer farklı… Bu sefer karşılıklı hissediyoruz dolambaçlı yolların melankoli kokan dağ havasını…

Yoldasın!…

İstikamete kaç kilometre kaldı? Ya senin şehrine ne kadar? Ya fezaya ne kadar? Son sürat gittiğimiz yolumuzda gereksiz bir mola gibi yoldasın…

Yoldasın!…

Gün yavaş yavaş ışıldıyor Ahlatlıbel’de… Parıldayan ufka bakamıyorum… Yüzümü batıya çevirip, görebildiğim en uzağa bakıyorum… Uzakta kıvrılan bir yol farkediyorum… Sana doğru uzanan… Özlem dolu gözlerim buğulanıyor… Sana yalnız seslendiğim yolların artık geride kaldığını farkediyorum… Ve senin şehrinde olduğumu… Ama senin olmadığını…

Çünkü sen yoldasın!

Hayatımın yolunda…