Efsaneye göre her perinin sahip olduğu ve her insanın hayatı boyunca imrendiği bir nesne olagelmiştir bu “sihirli değnek”. Tek bir dokunuşuyla arzulananın gerçekleştiği o güzel hayal, herkesi adeta sadece adıyla bile büyülemiştir binlerce yıl… Düşlerde yapılan dokunuşlarla gerçekleşen bu arzular zamanla o kadar büyüler ki insanı, gerçek hayattan soyutlayarak, hayallerde yaşamaya zorlar. Günbegün esir eder, hayalin gerçek, gerçeğin yok olmasını ister zamanla her esaret altındaki beyin. Fiziksel ve duygusal olarak kalbe o kadar çok yüklenilir ki, her bir atışında kalp bu acıyı daha fazla çekmek istemezcesine feryat ederken, bir yandan da üzerine yüklenen bu yükün daha fazla artmasını istercesine doyumsuzdur.
Düşlerinizi kovmayın, çünkü onlar gidince belki siz kalırsınız ama artık yaşamıyorsunuz demektir. –Mark Twain
Hayallerle yaşamak… Her şeyin hayali ile yaşamak. Yukarıda anlattıklarım tamamen benim halet-i ruhiyemi anlatmaya çalışan birkaç kelam idi. Hayalimin elinde bir sihirli değnek var. O ne isterse yapıyor ve beni içine hapsediyor. Hapsettiği dünya kötü mü derseniz? İnanın değil. Her şey istediğim gibi. Hatta istediğimin de daha ötesi… O, sınırsız bir alana sahip ne isterse yapabiliyor. Ama bu durum bazen çekilmez hale gelebiliyor. Beni en çok kandıran anlarım “Rüyalar”… O kadar güzel ki her şey orada. Ben de kabusa yer yok. Beynim ve bilinç altım elindeki sihirli değneği ile herşeyi benim istediğim gibi oluşturuyor. Fakat bu durum aslında kabustan da öte oluyor. Çünkü istediğim hayalin sadece rüyalarda olması ve oraya bağlı yaşamam, gerçek dünyadan nefret etmemi sağlayan en önemli etken olabiliyor. Yüreğimin ızdırapsız çarptığı anlarda her şey mükemmelken, günün ışımasıyla birlikte telefon alarmının çalması, beynimin ortasında bir atom bombası etkisi yaratıyor. Her şey birdenbire yok oluyor. Sonra büyük bir tahrip ve buruklukla ruhumda derin yaralar… Gün aslında fena da geçmiyor benim için. Dostlarımla muhabbet gönlümü bir nebze olsun dindiren bir durum ama, onların elinde de sihirli değnek yok biliyorum. Belki onlar da benim gibi, belki benden de kötü… Göremiyorum yüzlerini yeterince. Herkesin büründüğü maskelerden olsa gerek.
Hayal gücü olmadan suçlu da olmazdı şair de. — Curt Goetz
Ama durun birisi var!..
Elinde aman Allah’ım bir sihirli değnek! Evet, evet! Kesinlikle sihirli değnek olmalı o!
Yaklaşıyorum ona. Belki de hayalime de zapt eden o. Ama hayalim sanki gizli bir oturumla gözleri ile anlaşmış gibi. Hayalim kesinlikle ondan güçlü ama neden ona esir ki? Üstelik sihirli değneğini asla benim için kullanmazken?(!)
Daha da yaklaşıyorum ona.
Sadece gözlerine takılı kaldığımdan yüzüne dikkat etmemişim. Yarısı yırtılmış bir maske mi o? O, sihirli değneğe sahipken kim nasıl yırtmış olabilir ki maskenin yarısını? Ya da bunu görebilen sadece ben miyim? Yarısı yırtık maskenin altında kurumuş bir göz yaşı izi var. Yeni mi eski mi bilemiyorum. Bunu yapana elinde sihirli değneği varken nasıl müsaade etmiş? Sanırım bu durumu asla çözemeyeceğim. Peri’nin ağzını bıçak açmıyor bana karşı. Belki de haklı. Maskesiz dolaşmak istememi çok cesur bulduğundandır belki. Ama keşke maskemi ben de çıkarmasa idim… Belki de yaşamanın sırrı burada idi…
Daha da yaklaşıyorum.
Elindeki sihirli değneğe tekrar odaklanıyorum. Soruyorum yine kendime. Bu değneği acaba benim için neden kullanmıyor? Aklımın odalarında bulduğum cevaplar klasik ama hepsi yine manasız. Yine soruyorum benim için ne amaçla kullanabilir ki onu? Sonuçta Peri olan o. Ben ise sıradan bir hayalperest. O zaman şunu anlıyorum. Bu soruların cevabını aramak beni bir yere götürmeyecek. Melankolik bir duyguya sürüklemekten başka…
Yanından uzaklaşıyorum…
Tekrar hayalimin bana ayırmış olduğu dünyaya. Uyurken ve transta mutlu. Sizin gerçek dediğiniz hayatta bezgin, kırgın. Sanırım bu dünyamda hayallerim ve rüyalarım beni onun vefasızlığına her zaman aşina olayım diye bunu yapıyor. Yapan da benim, yaptıranda dercesine…
Hiç gerçekleşmesinin imkansız olduğunu düşündüğün bir hayalin olmamışsa henüz gerçek bir hayal düşleyebilmiş değilsin demektir. — Büyük İskender
Sihirli değnekler… Hepinizin sadece size karşı candan beslediği tanımsız bir sevgi duyan sevgiliye, dosta, arkadaşa, yarene karşı birer sihirli değnek taşıdığınızın farkına varabilmek… Manen tutun o sihirli değneği ve dokunun onun kalbine iyilik perisi edası ile…Fısıldayın “sihirli sözleri” kulağına, onun yüzünü güldürecek her ne ise. Siz onu tanırsınız.
Çünkü onun sizden istediği bir perinin, sadece ona görünen perinin umurunda olmasıdır ve bunu yüreğinde her zaman hissedebilmesidir. Fazlası asla değil…
Yücel KILIÇ