Category: Serbest Yazılar

ENBERİM…

Sensiz uyandığım her gün hesap soruyor bana… Çünkü bu sensizlik diğerlerinden farklı… Seninle olma imkanım varken, hayatın devam eden koşuşturmaları sebebiyle senden ayrı düşmek, ne büyük bahtsızlık değil mi? Üzülme, hemen gülümsemen belirsin yüzünde… Sensizliğin ne demek olduğunu gayet iyi biliyor bu yürek… Senden ayrı geçen her bir saniyeye sığan yılların izleri hala devam ederken, yanında geçecek saatlerin yerini saliseler alacak insafsızca biliyorum… Mutluluk kardeş bizi sevmiş olmalı… Cömertçe bırakıyor bereket dolu sevda tohumlarını üzerimize… Güneş daha bir aydınlatıyor sistemini o günden sonra… Ay bir başka selamıyor göründüğü gecelerde artık seni… Ay’a bakarak seni düşlesem, utangaç bir çocuk gibi kulağına fısıldayarak anlatıyor acınası halimi… Beni saran rüzgar, en ılık haliyle […]

Read More →

KALBİNİN KIŞ MEVSİMİ

Kalbinin kış mevsiminde denk geldim sana… Elimi her bıraktığında üşüyorum… Sevdan ile ısınan kalbim yetemiyor artık… Sonsuza kadar tutmak istiyorum… Sonsuza kadar yanmak… Ama… Senin yüreğin yorgun… Ve bu yorgunlukla sunulan her bir davranışta sezilen tedirginlik… Bana sunulan sevgi daha çok bir saygı gibi… Hak ettiğim düşünülen bir saygı… Umurumda değil esasında nasıl sevildiğim… Gerçek aşık, karşılık bekleyerek mi sever? Umar belki evet, ama beklediği asla karşılık değildir… Ne olur demesin artık kimse bana… “Senin gibisini mumla arasalar bulamazlar.”  diye… Öyle bir yerde kaybolmuşum ki, mumun ışığı yetmiyor beni bulmasına… Her zaman karanlıkta kalıyorum… Her zaman karanlıkta… Mumun dibine kadar da gitsem, bir bakıyorum aranan ben değilim… Bilemiyorum… Sanal dünyalarda bile, içimin içime sığmayışı gözyaşı döktürüyor […]

Read More →

AŞK SONSUZA GİDERKEN

Karmakarışık her şey, en basit hayatımızın içinde… Sevgi dağları çok yüksek… Hayallerimi taşıyan uçağım aşar mı bu geçit vermez dağları? İnancım sonsuz ama eksik bir şeyler var… Kaç senemiz var ki zamanda? Limit sonsuza giderken, yaşam ise mezar hiçliğine çoktan yol almış … Gereksizce harcadığımız anlamsız saatler endişeler, kaprisler, ön yargılar… Mutluluk neden hep orada, kaf dağının ardında olmak zorunda? Çok mu bir şey istedik ki? Kimin terazisi adaletle tartabilir her şeyi? Herkes kefelerinin altına çoktan ağırlıklar gizlemiş… Başta Tanrı desem, dersiniz ki: “Çok sığ bakıyorsun. Geniş perspektifte aslında adaletlidir…” Peki, peki, peki… Öyle olsun… Yanında olmak… Bana armağan edilmiş en güzel hediye… Her bir saniyem paha piçilmez mücevherlerim… Saatlerim […]

Read More →

FARK EDİLMEMEK

Neden bir türlü itiraf edemiyorum anlamıyorum kendime, aslında beni sevmediğini? İki kişi yerine kendi kendimle yaşar oldum bu sevdayı… İki kişilik… Fazla naz aşık usandırır derler. Ben bir türlü usanmadım. Usanmayı da asla düşünmedim… Bu kadar gaddar bir yüreğe karşı, nasıl bu kadar merhametli olunur? Tek açıklaması “aşk” olmamalı. Olmamalıydı… Ama o gaddar yüreği o hale getiren kişi idi belki de hala engel olan. Bir başka gaddar yürekli… Kıyamıyorum… Kurtarmak istiyorum… Hayat manam, hücre çeperi olan hücreler topluluğunun, keyfiyatı ile idame ettirilemezdi… Ama hala bu en küçük canlı yapı birimi hücre çeperli olan kişi, daha fazla düşünülüyordu benden… Adaletsizce… Dinlediği her şarkı, izlediği her film, baktığı her resimde onu hayal […]

Read More →

Sadece Sana…

Adını duyduğum her an şiir yazmak istiyorum… İçinde olduğun her fotoğraf karesini sayfalar dolusu betimlemek istiyorum. Yapamıyorum… Çünkü en yakınımdaki uzağım, Haykırıp duyuramadığım avazım, Elimi uzatıp dokunamadığım, Yüzüne bakıp doyamadığımsın sevgili… Çok özlüyorum seni, yanında olduğum her saniyede dahi… Sesin yetmiyor bana, saçlarının kokusunu arıyorum, esen rüzgarda… Ve mutlu bir gün diliyorum, sonraki her gününde sana adanmış olan… Sadece sana… Sadece sana…

Read More →