Category: Serbest Yazılar

YOLDA 6: DİKKAT MELANKOLİ İÇERİR!

Yoldayım… Aslında başlığın “Melankoli İçermez” olmasına karar vermiştim. Ta ki kardeşimi askere uğurladığım anda yaşanılan duygu seline şahit olana dek… Annem, babam, babaannem, halalarım, kuzenlerim ve ben. Hiç birinin vedalaşması o kadar etkilemedi beni, ben de dahil… Anne ana gibi… Baba baba gibi, hala hala gibi uğurlamıştı. Ama birisi vardı ki o bambaşka idi. Ana gibi içten, baba gibi yürektendi belki de. Ama en önemlisi ruhundan bağımlıydı ona. Kimdi mi o? Yavuklusu… Belki de içinde bulunduğum ruh halinden dolayı öyle görmüştüm. Annemin gözyaşı ile onun gözyaşları belki de benim samimiyetimden dolayı eşdeğer görünmeye başlamıştı. Her ne ise… Sonuçta ortada bir gözyaşı vardı. Evrende en değerli bulduğum su damlacığı. Benim için […]

Read More →

YOLDA 5: ÇALINMIŞ ATEŞ

Yoldayım… Nartların efsanesi aklıma geliyor. Nartlardan çalınan ateş ve o ateşi geri almak için verilen mücadele… Senle tanışmadan önce ateşi olan ve yaşamı ona bağlı bir Nart iken, şimdi ateşini sana çaldırmış savaşçı oldum. Geri alabilecek miyim tıpkı efsanedeki gibi? Yoldayım… Senin için yazdığım şarkıyı dinliyorum defalarca… Dinlediğinde ne hissedersin? Yüreğinin zincirlerini kırmaya ilhamın yeter mi? Ya da yüreğin titrediği zaman yine renk vermez misin? Yoldayım… Niçin sendeyim bu kadar hiç düşündün mü? Divane olduğum için mi? Yoksa bir mecnun olduğum için mi? Sendeyim çünkü; bu dünyaya sadece seni mutlu etmek için gönderilmiş bir Nart olduğumu anladığım için sendeyim… Yanındakiler anlar mı seni? Kendi yanındakilerin kıymetini bilememişken? Senin yanındayken hiç […]

Read More →

YOLDA 4: SENİN SEYRİN

Yoldayım… O şehir beni bekliyor ve o şehrin kalbinde yaşarken, onu hayal ediyorum… Yoldayım… Hayallerde acı çeker halde ama rüyalarında mutlu… Hayaller beni uzaklara götüren birer zihin köprüleri. Rüyalar ise beni teselli eden iyi bir dost gibi. Sadece benim için kapatılmış beynimin sinemalarında, her salonda sen varsın. En sevdiğim romantik film: “Sen ve Ben” … Yoldayım… Benim için gereksiz, diğerleri için gerekli görünen bir mola verildi. Otuz dakika… Senin yaşadığın şehre kavuşabilmek için otuz dakika daha gecikeceğim… Otuz dakika… Yoldayım… Molaları hiç sevmem… Sensizlik molasına zorunlu tutulmuşken, neden seveyim ki? Molalı bir yolculuk gibi miydi yoksa benim sevdam da? Ya da öyle mi olmak zorunda idi? Benim için değil, senin […]

Read More →

Ellerimde Sevdanın Yanık Kokusu…

Dokunduğum en sıcak Ağustos akşamısın Ellerimde sevdanın yanık kokusu… Gezindiğim avare bir deniz kıyısı En güzel mehtap sensin denize dost Aradığım bulunmayan haykırdığım duyulmayan Sen asla dün olmayan bir yaşanmamış an Saçların rüzgarsa gözlerin nerede? Sesin şarkılarda nerede Yüreğin… Ellerimde sevdanın yanık kokusu… Ey adı sevda nerede? Ellerin… Aradığım bulunmayan haykırdığım duyulmayan Sen asla dün olmayan bir yaşanmamış an… FD Sana hiç kızmadım aslında. Kızdığım kendimdim her zaman… Suçlu aramaksızın… Bir suçlu var ise o da Eros’tu… Sana attığı okun dozajı benimki ile aynı bile olsa, sen bağışıklık kazanmıştın aşk hastalığına… Ben ise ne olduğunun farkında varana kadar sen çoktan gitmiştin… Şimdi yoksun… Yokluğunda bile seni incitmekten korkarak yaşıyorum… Yokluğuna […]

Read More →

YOLDA 2: MELANKOLİ

Yoldayım… Hayatımda en çok gönül yarası çektiğim şehri geride bırakıyorum. Esasında kalbimin zirve defterine ismini yazdıran herkesin hayalinde “şu an” başka biri var… Asla hepsinin aklında sadece ben olamadım ya da hiç olmadım. Ben mi? Ben sadece acı dindiren bir ağrı kesici oldum. Evet öyleyim… Yoldayım… Her zaman yanındaki alternatifi tercih edilmiş biri olarak terk ediyorum bu şehri. Kalbinde ise aynı melankoli hastalığının piştisi masaya yumruğunu vurmuşken, gözlerimde oluşan buğunun farkına varıyorum. Yoldayım… Yanımdaki adam bile kalkarak arkadaki boş koltukları tercih ediyor… Özür dileyerek… Ne büyük bir ironi değil mi? Yoldayım… İyi dileklerle sadece bir kaç dostun uğurladığı bir yolculukta… O’nun ise umurunda olmayarak. Oysa ne kadar da önemsemiştim onu. […]

Read More →